“Buradan gidilir acılar kentine,
Buradan gidilir bitmek bilmeyen acıya,
Buradan gidilir yitmiş insanlar arasına.
Adalet yol gösterdi ulu rabbime,
Kutsal güç, yüce bilgelik, ilk sevgi
yarattı beni.
Benden önce her şey sonsuzdu;
Sonsuza dek süreceğim ben de.
İçeri girenler, dışarıda bırakın her umudu. “[1]
Dante’nin Cehennemi[2]’nin giriş kapısında yer alan bu sözler Dünya’nın girişinde yer alsa yadırganır mıydı? Yaşadığımız tüm acılar bu dünyada çekilecek ve sonrasında huzuru bulacak mıyız öte dünyada? Peki ya bu dünyada acıya sebep olanlar cezasını çekecek mi tüm bunların? Ya da cennet de cehennem de burası mı?
Uyumlu Bomba
Aykut Öz, 9 Kasım’da Galeribu Galata’da başlayan sergisi “Güneşin Sustuğu Yer” ile tüm bu soruları izleyiciye uzun uzun düşündürüyor. Sanatçının uzun soluklu üretimlerinin sonucunda ortaya çıkan sergi Dante ve Rodin’den aldığı ilham ile cehennem konusunu irdeliyor. Mitolojide de tek tanrılı dinlerde de farklı şekillerde hep anlatılan ve insanlık tarihi kadar eski olan cehennem bu kez çağımıza uygun bir anlatım ile karşımıza çıkıyor. Öte dünyada kötülerin cezalandırılacağı düşsel bir mekanın ötesinde yaşadığımız dünyayı bir cehennem olarak düşünen sanatçı bu fikirle ürettiği eserleri ile izleyiciye farklı bir bakış açısı sunuyor.
Öz, mitolojiden ve sanat tarihinden referanslarla çeşitli disiplinlerde ürettiği eserleri ile bizi kendi cehennemine götürüyor. Belki de hepimizin ortak cehennemi orası. Savaşlar, savaşların neden olduğu zorunlu göç dalgaları, göçmenlik, ölümler, hayvana, kadına, çocuğa yaşatılan şiddet haberleri ile geçen günler… Ve bu haberler ile geçen günlere rağmen hayatını idame ettirmek zorunda olan, kapitalist düzenin altında sıkışmış, uyuşmuş, duyarsızlaşmış, kendi türünün farkındalığından vazgeçmiş insan. Belki de bu yüzden Aykut Öz'ün bazı figürlerinin fareleşmiş, domuzlaşmış olduğu görülüyor. Bu figürler ise beni Orwell’ın Hayvan Çifliği'ne götürüyor. Sistemin kendi varlığını devam ettirebilmesi için bazı türlerin fedakarlık etmesi gerekiyor. Bizler kendimizi fedakarlık yaptığımıza inandırmaya çalışırken ise sistem hepimizin cehennemine dönüşüyor. Günün sonunda ise kim domuz kim insan ayırt edilemez hale geliyor.
Sanatçının seçmiş olduğu konuyu özgün bir şekilde çalışmış olmasının yanı sıra izleyiciyi okuduğu bir metne, gördüğü bir sanat eserine ya da mitolojik bir hikayeye doğru yolculuğa çıkarması da bu sergiyi başarılı kılıyor. Rodin’in “Cehennem Kapısı” Aykut Öz'ün yeniden üretimi ile güncele uygun bir biçimde, grotesk figürlerle tekrar hayat buluyor. Bu kez kapı
alınlığı[3] üzerinde birbirine namluları doğrultmuş karşılıklı iki asker var. Namluların tam ortasında kalan kadınlar ise bana kalırsa savaşlarda yitip giden masum canları temsil ediyor.
Cehennem Kapısı, 2018, Mixed Media, 330x212x62cm.
Yaşadığımız çağ, gelişen teknoloji ile bizleri aynı zamanda robotlaştırmış olan bir çağ… Her birimiz kendi hayatlarımızı bu çağa uyum sağlamaya çalışarak yaşarken felaket haberleri gözümüzün önünden kayıp geçiyor. Her gün onlarcası ve Dünya'nın her yerinden... Bu felaket haberleri dünyayı cehenneme çeviriyor. Bizler ise kendi gündelik yaşamımızın yarattığı küçük cehennemlerden kurtuluşun yollarını çağın bize sunduğu sanal bir dünyada arıyoruz. Güneşin Sustuğu Yer, Dante ve Rodin'i de anarak izleyiciyi kendisi ile yüzleştiren etkileyici bir deneyim sunuyor. Sergi 7 Aralık'a kadar Galeribu Galata'da görülebilir.
Galeribu Galata : Şahkulu, Serdar-ı Ekrem Sok. No:11, 34421 Beyoğlu/İstanbul
[1] Dante Alighieri, İlahi Komedya, Cehennem – Üçüncü Kanto, syf. 44, Oğlak Yayınları
[2] İlahi Komedya, age.
[3] Antik yapıların cephelerinde çatı ile korniş arasında yer alan üçgen biçimindeki kısım. Bir portalın ya da bir pencerenin çerçeve içine alınmış üst kısmına da bu ad verilir.
Commenti