top of page
  • Yazarın fotoğrafımeltemtzn

CONTEMPORARY İSTANUL 11. YILINDA TÜRKİYE SANAT PİYASASINI KURTARABİLECEK Mİ?

Güncelleme tarihi: 1 May 2019

Contemporary İstanbul Sanat Fuarı geçtiğimiz yıl büyük coşkularla 10. Yılını kutlamıştı. Hatta öyle ki bundan 10 yıl önce Türkiye’de ki sanat ortamının yoksunluğundan dem vurup, uluslararası katılımlı bu fuarın Türkiye ve İstanbul için ne denli önemli olduğunu anlatmışlardı. Bu açıklama Türkiye’deki sanat ortamına, 10 yılı aşkın süredir var olan galerilere, İstanbul Bienali’ne ve sanatçılarımıza büyük haksızlıktı. Nitekim bu haksız, talihsiz ve bilinçsiz söyleme Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü’nden Doç. Dr. Burcu Pelvanoğlu “Bundan 10 yıl önce... Çağdaş sanat alanı ‘dutluk’tu!” adlı yazısı ile yanıt vermiştir. Burcu Pelvanoğlu’nun bu yazısı, reklam kampanyası çok iyi yürütülen bu sanat fuarının, bilinçsiz söylemine bir yanıt olması açısından önemlidir. Çünkü söz konusu bu kadar büyük bir organizasyon olunca genellikle eleştirmenler elini taşın altına koymaktan ürker ve büyük balıklardan uzak durmayı tercih ederler.


Geçtiğimiz yıllarda fuarı ziyaret eden ve Sanat Tarihi üzerine bir şeyler okumuş, gözünü bu anlamda eğitmiş herkesin kolayca farkedebileceği şey; fuarın giderek ( istisnalara rağmen) sanattan uzaklaşıp, insanların ev dekorasyonlarına katkıda bulunabileceği bir alana dönmesiydi. Nitekim Cİ( Contemporary İstanbul) bu yıl fuarla eş zamanlı görülecek bir DESİGN bölümü yapacaklarını ilan etti. Tüm bu gelişmeler sonucunda ise Cİ’un aslında, yıllardır insanların evlerde ya da otellerde görebileceği dizayn/ dekorasyon amaçlı kullanıma hizmet ettiği açıkça bellidir. Elbette fuarı ziyaret eden ve benim check-in’ciler adını verdiğim ziyaretçi grubunu saymazsak. Fuarın bu kalabalık grubu da göz önünde bulundurarak hareket ettiğini düşünürsek geçen yıl 25 TL olan fuar giriş ücretleri bu yıl 40TL’ye fırlamış durumda. Elbette Türkiye’de 10 yıl önce olmayan sanat ortamını görebilmek için bu ciddi fiyat artışını da sorgulamadan kabul etmeniz gerekiyor. Çünkü içeride yüksek sanat düzeyi var ve Stendhal Sendromu’na yakalanabilirsiniz.


Geçtiğimiz yıldan bu yana konuşulan, galerilerin ve sanatçıların satışlarda ciddi düşüşler yaşaması ve bunun sanat piyasasına olumsuz etkilerini göz önünde bulundurursak her yıl Cİ bitiminde açıklanan ciro miktarı ile, galerileri ve sanatçıları bu ekonomik krizden kurtulmuş sayabiliriz belki. Yani Cİ son 10 yıldır hem Türkiye’de ki Çağdaş Sanatı hem de sanat piyasasını ihya ediyor olmalı. Ancak geçtiğimiz yıl dünyanın en bilinen müzayede evlerinden Sotheby’s ve Christie’s’in yıllık ciro açıklamalarına bakılacak olursa şu an yalnızca Türkiye değil tüm Dünya’da gözlenen ciddi bir satış düşüklüğü yaşanmaktadır. Dünya Sanat Piyasası’nın bir krize girmesinin sebepleri ise farklı bir tartışma konusudur ancak son bir yıldır sonuçlar gösteriyor ki ünlü müzayede evlerinin bile tıkandığı noktada Cİ tüm dünyanın yardımına yetişmek için varolmuştur.


Türkiye’de sanat galerileri ve sanatçılar için Eylül itibari ile başlayacak olan sezon bizlere ne getirir, ne gösterir bilinmez ancak Cİ’un 2015 sezonu için söylediği iddialı söylemlerin fuarın 11.yılında Türkiye Sanat Piyasası’nı kurtarmasını umuyorum.


*Stendhal Sendromu: Stendhal Sendromu,bir diğer adıyla Florence Sendromu bireylerin sanat eserleri karşısında hızlı kalp atışı,sersemlik,bayılma,kafa karışıklığı ve halüsinasyon gibi semptomlar sergilemesine sebep olan bir rahatsızlıktır. İlk kez 1979 yılında Graziella Magherini tarafından tanımlanmıştır.


**Bu yazı 20 Ağustos 2016 tarihinde Dağmedya'da yayınlanmıştır.

4 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page