Son yıllarda korku evi, evden kaçış oyunu konseptli etkinlikler oldukça arttı. Bu tarz etkinlikler gerilimi had safhada düzenlenmiş dekorasyon ve kurgusu ile insanların adrenalini iliklerine kadar hissetmesini sağlıyor. Bugünlerde Kasa Galeri’de bana tam da bu korku evlerini anımsatan bol kurgulu, kurgusu kötü bir reklam ile desteklenen bir etkinlik gerçekleşiyor.
Trumbauer Aile Koleksiyonu Sergisi'nden
İddiaya göre nesiller boyu ünlü ve paha biçilemeyen sanat eserlerini kuşaklarca çalan ve koleksiyonuna katan Trambauer ailesi ne kadar şanslıyız ki bu koleksiyonu Suat Öğüt ve Özgür Demirci aracılığı ile İstanbul’da Kasa Galeri’de sergilemeye ikna ediliyor. Sergiye ancak ailenin özel güvenlik görevlisi ( ne hikmetse bu güvenlik görevlisi de Türk) eşliğinde ve haftanın belirli günleri ve saatlerinde randevu ile girilebiliyor. Sergiyi ziyaret edecek olan sanatsever ya da sıradan bir insanın deneyimleri sırasıyla şu şekilde gerçekleşiyor. Güvenlik görevlisi sizi kapıdan alıyor. Özel bir şekilde dekore edilmiş ve belli ki dekorasyonuna epey masraf yapılmış galeride izleyicileri rehberlik ederek gezdiriyor. Rehberin izleyiciye vurguladıklarından aklımda kalanlar arasında en çarpıcı olanı ise kötü bir ışıklandırma ile lazerli oda vurgusu ve rehberin izleyiciyi bu sessiz! alarm sistemi üzerinden atlatarak eserlere ulaştırması oldu. Sonra karşılaşılanlar ise bir facia. Sanat Tarihi’nde en önemli addedilebilecek eserlerin oldukça kötü replikaları ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Sergi diye duyurulan etkinlikte izleyicilere gösterilen kopyalar o kadar kötü ki, kurgunun ciddiyetsizliğinin yanı sıra sunulanları görmek için randevu almak ve gün ortasında buna vakit ayırmak oldukça sinir bozucu oluyor. Ailenin güvenlik görevlisi diyerek sunulan kişi oldukça acemi, ortama tiyatral bir hava katamayan kötü bir oyuncu. Ziyaret tüm bunlarla birleşince etkinlik, katılımcısına aklı ile dalga geçildiğini hissettiren kötü bir deneyim olmaktan öteye geçemiyor.
Trumbauer Aile Koleksiyonu - Mona Lisa Replikası , Ahmet Öğüt
Bu sergi başladığında çok fazla ses getirmemişken bir anda bir yazı peydah oluyor. Kültigin Kağan Akbulut’un “Mona Lisa nihayet İstanbul’da!” başlıklı yazısı ile de etkinlik ilgiden çok tepki çekmeye başlıyor. Kendisinin eleştirmen olduğunu iddia eden bir sanat yazarının bu kurguya okuyucu kitlesinin aklı ile dalga geçer gibi ortak olması, yazı sonucunda hangi sosyolojik ya da sanatsal tespitlere varmasını sağlayacak merak ediyorum. İzleyiciye anlatılmak istenen katmanlar bu ciddiyetsizlikte insanın aklına yalnızca bir soğanın katmanlarını getirebilir. Kültigin’in bahsettiği Mona Lisa ise Ahmet Öğüt imzalı son derece kötü bir pastiş olmaktan öteye gidemiyor. Hatırlayacaksınız Ahmet Öğüt’ün geçtiğimiz yıl da yine başarısız bir “Bakunin’in Barikatı” na şahit olmuştuk. Hatta orada haddini bilmeden izinsiz bir şekilde Mustafa Özel’in bir resmini kullanmış, Ali Şimşek’in tepkileri sonucu resmi barikattan kaldırmıştı. Bu olayı unutmamışken Ahmet Öğüt’ün bu kez de kötü bir replika ile ortaya çıkması nedense şaşırtmıyor. Ancak galerinin bu bayağı Mona Lisa İstanbul’da haberi ile etkinliği pazarlamaya çalışması oldukça şaşırtıcı.
Tüm bu fiyaskolar birleştikten sonra ise merak ettiğim iki şey var. İlki Kasa Galeri’nin böyle bir saçmalığa nasıl dahil olduğu? İkincisi ise eleştirmen olduğunu iddia eden Kültigin Akbulut’un kendisini düşürdüğü bu eleştirilesi durum ve ortaya çıkardığı başarısız reklam yazısı için ne kadar ödeme aldığı? Çünkü böyle kötü bir reklam ancak karşılığında alınacak telif için yapılabilir.
** Bu yazı 15 Kasım 2017 tarihinde Ek Dergi'de yayınlandı. http://www.ekdergi.com/sahtekar-bir-oyun-trumbauer-koleksiyonu/
Comentários