13 Nisan’da Galeri Khas’da “Antik Gelecek” isimli serginin açılışı yapıldı. Genco Gülan’ın heykelleri ile Hasan Bülent Kahraman küratörlüğünde kurulan sergi, güncel sanatın artık ne kadar çiğ bir yola girdiğini açıkça gösteriyor.
Genco Gülan’ın çeşitli disiplinlerde çalışan sanatçılara atıfta bulunarak ya da bulunmayarak yeni derleme işlerinin sanatçıyı tekrara düşürdüğü açıkça görülüyor. Sanatçının bu kez Antik Dönem’e atıfta bulunarak çağımıza uygun derlediği heykellerinin de biçem olarak daha önce denenmiş benzerlerinin olduğu açıkça görülüyor. Serginin küratöryel düzenlemesini gerçekleştiren Hasan Bülent Kahraman’ın ise her alanda muhakkak bilgi sahibi olduğu ve bu nedenle oldukça yoğun olduğu göz önünde bulundurulduğunda “küratör” olarak hazırladığı bu serginin gerek yapısal olarak gerek yazınsal olarak biraz aceleye geldiğini düşünmeden edemiyor insan. Açıkça görülüyor ki sergi izleyicisinin ne beğenisine ne de düşüncelerine bir etki edemiyor.
Ancak takdir edilmesi gereken şu ki, sergi barındırdığı küratöryel çalışma ve sanatçının izleyiciye sunduğu heykeller ile birlikte üzerine düşünüp, eleştirel açıdan yaklaşılması gereken bir sergi. Bu hali ile Antik Gelecek’in top sahası üzerine konumlandırılmış heykellerinin sanat tarihine katabileceği tek şey günümüz eleştirmenlerinin, güncel sanatın nasıl bir çıkmazda olduğunu görmesini sağlamak olacaktır. Buna rağmen star sistemi ile 2017 yılında hala Baudrillard’ı haklı çıkarırcasına çarkın döndürülmeye nasıl devam edildiğini de anlamalarını sağlayacağını düşünüyorum.
Ülkemizde küratörlerin ne yaptığını kendilerinin de tam olarak idrak edememesi ya da toplum genelinde bu konunun tam olarak ne olduğunun idrak edilememesinin ekmeğinin yenmesi gibi ciddi bir problem devam etmekte ve bu problem kolay kolay çözülebilecek gibi gözükmemektedir. Güncel sanatımızın, sanat camiasının yalnızca pastadan en büyük payı almanın derdinde olduğunun bu kadar açık olduğu bir dönem daha yoktu sanıyorum.
Tüm bu ortam ile birlikte Genco Gülan’ın bir programda “ herhangi bir müze tarafından alınan bir eseriniz var mı” sorusuna “bu yaşta müzeye girmediysen git limon sat cevabı” birleşince ortaya çıkan özenilmemiş küratöryel çalışma ve artık kendisini sürekli tekrar eden işler ile ortaya çıkan bu sergiye belki de çok şaşırmamak gerekiyor. Genco Gülan’ın bir sanatçı olarak müzeye girememeyi toplumun içinde var olan bir kesimin yaptığı bir iş ile kıyaslaması ( kendisini överken bir başka kesimi yermesi) sanatçının şakşaklar ile egosunun ne noktaya gelebileceğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Baudelaire’in dediği gibi aslında “ Oysa şimdi rezillik norm, sığlık ve gösteriş kural haline geliyor. Sanatçının ve kamunun seviyesizliğe batmalarına yol açan, sanatın bir eğlence mecrasına dönüşmesi, bu çağın icadıdır.” [1] Gösteriyor ki Baudelaire’in modernizme tepki olarak yazdığı bu cümleler, çağımızda hala geçerliliğini korumaktadır.
Günümüz sanatında artık sanat eseri görmek oldukça zor bir hale gelmiş, sanatçılar paranın gücüne ve şöhretin o coşkulu dünyasına kapılmışlardır. Bu sebeple özellikle galerilerde seri üretime geçer gibi ve birbirini tekrar eden acele ve sık sık yapılmış mastürbasyonlar[2] görmek çağımızın en olağan durumu haline gelmiştir.
Şüphesiz Duchamp’ın Pisuarı ve Manzoni’nin Merda D’artista’sı Modern Sanatı bambaşka bir yöne doğru çevirdi. Ancak sanayileşme ve kültür endüstrisinin sanata olan etkilerine karşılık bu iki sanatçının ironik bir şekilde oluşturmak istedikleri soru işaretleri bugün karşılaştığımız sonucu hızlandırmıştır. Özellikle Türkiye’de ki güncel sanatçıların arasında yalnızca evlere dekorasyon malzemesi olabilecek ya da tinsellikten ve özgünlükten uzak çalışmaları ile daha çok popülarizm ve para uğruna üretim yapmaya çabalayan sanatçıların sayısı her geçen gün artmaktadır. Hatta günümüzde birçok sanatçının, galerisinin ve alıcısının beğenisine göre çalıştığı bir süreçteyiz.
Elbette her sanat dönemi içerisinde istisnaları barındırır ve gelecekte sanat tarihine yazılanlar da mutlaka bu istisnalar olacaktır. Bunlar kimi zaman Van Gogh gibi yaşamı boyunca yalnız bir tek eser satabilmiş kişiler olacak belki de Picasso gibi daha yaşarken yaptıklarının karşılığını alan kişiler olacak. Ancak kesinlikle sanatçının kendi koyduğu herhangi bir kıstas onu yine sanatçının dilediği şekli ile sanat tarihine yazmayacaktır. Sanatçı olmanın ve bunun hakkını verebilmenin yaratıcılığı, popüler olma isteği ile varolmuş yapay bir yaratıcılık değil de içsel bir dürtü ile kamçılanmadıkça yani sanatçı kişisinde var olan bir özellik olmadıkça güncel sanatta popüler olmanın bir anlam kazanmayacağını düşünsem de günler geçecek ve zaman sanıyorum herkese en güzel cevabı verecek.
[1] Charles Baudelaire, Modern Hayatın Ressamı, syf.70, İletişim Yayınları
[2] Charles Baudelaire, Modern Hayatın Ressamı, syf.70, İletişim Yayınları
ความคิดเห็น