top of page
  • Yazarın fotoğrafımeltemtzn

SİCİLYA VE AGRİGENTO’NUN PAMUKKALESİ: SCALA DEİ TURCHİ

Güncelleme tarihi: 11 Mar 2019

Tatillerinde yalnızca deniz, kum, güneş üçlüsü dışında farklı yerler görme ve tanıma isteği duyanlar için bir yer önerecek olsam aklıma ilk gelecek olan yer Sicilya olurdu. Bölge, kuzey İtalya'dan farklı olarak daha etnik bir ruha sahip, ev sahipliği yaptığı tüm kültürlerin izlerini de çok iyi yansıtıyor. Tüm Sicilya’da Antik Yunan, Bizans, Norman ve bir dönem bölgede hüküm sürmüş Arap kültürünü ahenkle izlemek mümkün, hem de gözü hiç yormayan güzel bir tablo gibi.


İtalya'nın Sicilya bölgesinde geçirdiğim tüm süre boyunca kültürünü, insanını, doğasını ve tarihi güzelliklerini özümsediğim bu yerde kendimi en ülkemde hissettiğim yerini tanıtacağım bu kez: Agrigento ve Agrigento'ya çok yakın olan doğa harikası Scala dei Turchi.


Ben Palermo'da yaşadığım için Agrigento’ya buradan gittim. Palermo'dan tren ya da otobüsle seyahat etmenin mümkün olduğu bu şehir bir Antik Kent, Tapınaklar Kenti diyarı olarak geçiyor. Palermo'dan Agrigento yaklaşık 2 saat süren çok keyifli bir yolculukla geçiyor. Ulaşım yolu olarak otobüs de tren de kullansanız, yol yemyeşil ve dingin. Şehir fazla büyük olmadığı için size çok fazla seçenek de sunmuyor. Dolayısıyla Agrigento ve Scala dei Turchi için toplamda 2 gün yeterli oluyor. Ama aklınızda bir Sicilya turu varsa ve çok fazla vakit ayırmak istemeyip, daha fazla bölge görmek isterseniz dolu dolu bir gün de yeterli olacaktır. Ben gezimi günü birlik yapmış, gün sonunda Palermo'ya dönüş için son otobüsü kaçırsam da tren alternatifi olduğu için evime geri dönebilmiştim.


Agrigento


Agrigento, Eski Yunan adıyla Akragas kelimesinden günümüze gelmiştir ve bu adı da m.ö 582 - 580 yıllarında bölgede yaşayan Akragas isimli Yunan kolonisinden almıştır. Günümüzde yeni şehir, antik şehirden daha uzakta küçük bir yer olmakla birlikte şehrin tarihi kısmına merkezden bir otobüsle yaklaşık 10 dakikada gidiliyor. Antik kent içerisinde tapınakları, evleri, mezar alanlarını ve bir tiyatroyu barındıran büyük bir alana oturmuş bir kompleks şeklinde. Evler günümüze sağlam bir şekilde ulaşmamış olsa da yapılan arkeolojik incelemeler sonucu yapıların geçmişte nasıl bir plan üzerine oturduğu arkeologlar tarafından belirlenmiş, kent içerisinde ayrılmış her bölgede de o bölgenin yapısı hakkında uzun açıklamalar bulunan tabelalar yer almaktadır. Şehir bütün itibariyle insanı, binlerce yıl öncesine götürecek güzellikte. Gezerken adım attığınız yerlerden, bin yıllar önce oranın halkı olarak geçen insanları, evlerde yaşayan, tapınaklarda ibadet eden halkı düşünüyor bir süreliğine de olsa gerçek dünyadan kopuyorsunuz.


Antik Akragas şehrinin içerisindeki en önemli bölge ise Valle dei Templi yani Tapınaklar Vadisi ismini almış, düz bir ova üzerinde yer alan ve hemen altında denizi görebildiğiniz görkemli, kutsal bölgeleridir. Bölgede toplamda 7 adet Dorik sütunlu Tapınak yer almaktadır. Tapınakların çokluğundan anlıyoruz ki, Antik dönemde şehir inşa edilirken burası bir kutsal bölge olarak düşünülmüş ve ona göre yapılandırılmış. Çünkü tapınaklar arasında ki yürüme mesafelerinde de Erken Bizans Dönemi'ne ait arcosolium[1] mezarlar yer alıyor. Belli ki bu bölge insanların yaşadığı her dönemde, inşa aşamasındaki gibi kült alanı olarak kullanılmış. Maalesef geçen binlerce yıl tüm tapınakları günümüze olduğu gibi getirmemiş. Fakat geçen zamana rağmen günümüze hemen hemen bozulmadan gelen bir adet tapınak yer almaktadır. Concordia Tapınağı ( il Tempio della Concordia) öncesinde Roma döneminde tapınak sonra da Erken Hristiyanlık döneminde bazilika olarak kullanıldığı için olsa gerek, diğer yapılar gibi yıpranmamış, uzun süre korunmuş bu sebeple de bölgeden günümüze en sağlam gelen yapıdır. Concordia Roma mitolojisinde barış, esenlik, uyum ve anlaşma tanrıçasıdır ve genellikle barışın ve zenginliğin sembolü olan içinden meyve fışkıran bir boynuzla resmedilmiştir. Romalılar tapınaklarını, tanrı ve tanrıçalarına adar ve tapınaklara adadıkları tanrı ya da tanrıçanın ismini verirdi. Bölgede daha sonra egemen olan Hristiyanlık dinini benimsemiş insanların da ibadet için 7 tapınak içerisinden bu tapınağı seçmiş olmalarının anlamı büyük olsa gerek diye düşünmeden edemiyor insan. Ne de olsa barış dileği tüm toplumlar için ortak bir istek.


Concordia Tapınağı ve İcarus Heykeli


Concordia Tapınağı’nın hemen önünde Polonyalı sanatçı Igor Miteraj’ın düşmüş Icarus heykeli selamlıyor insanları. Antik kentte gezinirken, Çağdaş sanatla karşılaşmak tam da tapınağın anlamına yaraşır şekilde mükemmel bir uyum. Hele bir de seyahatiniz yaz dönemine denk geldiyse, o kızgın güneşin altında gezerken Icarus heykeline rastlamak, Icarus’un balmumu kanatları ile güneşe yaklaştıkça kanatlarının erimesi ve yere düşüş sahnesi adeta canlanıyor insanın zihninde. Icarus’a daha yakın hissediyorsunuz kendinizi. Ne de olsa, kanatlarınızla olmasa da Sicilya sıcağının altında tarihe tanıklık ediyorsunuz. Ve tüm Antik kent gezisi sırasında farketmediğiniz o yakıcı sıcaklığı Icarus ile birlikte iliklerinize kadar hissediyorsunuz.


Agrigento Antik Kentini gezip, geçmiş uygarlıkların nasıl ve nerelerde yaşadığına hayallerimde tanıklık ettikten sonra bu kez rotamı Scala dei Turchi’ye doğru çevirdim. Antik kentin önünden bölgeye giden otobüsler geçiyor. Ancak özel aracınız yoksa otobüs sonrası da 3km kadar yürümek gerekiyor. Açıkçası özellikle yaz döneminde bir de Agrigento gezisinden sonra bitap düşüldüğü için ben gidecek olanlara araç kiralamayı tercih ederdim. Scala dei Turchi’ye ulaşmak ve geri dönmek için yürüdüğünüz 6km. biraz fazla yorucu olabiliyor.


Scala dei Turchi


Scala dei Turchi türkçe olarak Türk Merdivenleri olarak telaffuz edilebilir. Anlatılana göre geçmiş dönemlerde Türk korsanları denizden ilk olarak buraya ayak basar ve burayı iyi bir gizlenme yeri olarak kullanırlarmış. Bu sebeple de bu ismi almış. Fiziksel görünüm olarak tanımlarsam tam olarak bizim Pamukkalemizin aynısı diyebilirim. Zaten sanıyorum bu yüzden kendimi Sicilya’da en çok burada ülkemde gibi hissettim. Ben Pamukkale’nin dünyada tek olduğunu düşünürken, hem de Türklerden aldığı bir isimle Sicilya’nın güneyinde gözlerim ülkemden tanıdık bir manzara ile karşılaşmıştı ve bu gerçekten heyecan vericiydi. Ancak ben Scala dei Turchi’nin ismini aldığı hikayeyi kafamda biraz daha farklı kurgulamıştım. Araştırmacılar, Pamukkale travertenleri bilinen ilk örnek olduğu için belki de buraya da Türk Merdivenleri anlamına gelen Scala dei Turchi demişlerdir kim bilir.. Agricento’dan olan ulaşım zorluğuna rağmen gittiğiniz her dönem müthiş bir kalabalıkla karşılıyor sizi Scala dei Turchi. Denize nazır beyaz merdivenlerle birlikte sanki başka bir dünyaya girmiş gibi hissettiriyor insana. Bu bölge merkeze uzak olduğu için gezilecek bir yer yok. Yalnızca denize girip, keyif yapıp, cildinize iyi geleceğini düşündüğünüz, merdivenlere beyaz rengini veren marl maddesi ile vücut maskesi yapıp kendinizi doğanın eşsiz güzelliğine bırakıyorsunuz.


Agrigento ve Scala dei Turchi insanı hem kültürel açıdan hem doğal zenginlikleri ile huzura kavuşturan, muhteşem zamanlar geçirmesini sağlıyor insanın. Bir süreliğine de olsa zaman kavramını unutup geçmiş ve çağdaş zamanın harmanlayıp size sunduğu güzellikleri izlemek kalıyor sadece geriye. Tatil planlarınızın içerisine Sicilya’yı ve bu iki özel bölgeyi muhakkak eklemenizi öneririm. Ne demiş Amin Maalouf “Uzaklara gitmek, denizler, sınırlar, ülkeler, inançlar aşmak fırsatı çıktığı zaman hiç duraksama.”

[1] Katakomplarda üstü kemerli mezar hücresi.


** Bu yazı ilk olarak Nisan 2016'da Bloomberg Businessweek Türkiye Dergisi'nde yayınlanmıştır.

124 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page